İki boyutlu platform oyunları göründüğünden zor bir janra. Hem geliştirmek hem de başarılı bir şekilde pazarlamak sanıldığı kadar kolay değil. Evet, bu tarz oyunların hitap ettiği kitle epey geniş. Oyunu tutturabilirseniz sağlam bir gelir elde edersiniz. Ancak günümüzde çıkan her iki boyutlu platform oyunu Celeste, Dead Cells, Spelunky, Ori, Shovel Knight gibi oyunlarla yarışıyor. Direkt olarak yarışmasa bile muhakkak karşılaştırılıyor. Oyuncuların alıştığı standartlar döviz kurunu dahi sollamış durumda.

Bu tarz bir oyun çıkaracaksanız kendinize epey güvenmeniz lazım. Her şeyden önce kontroller çok çok iyi olmalı. Hiç olmadı çok ilginç bir mekanik veya güzel bir sanat tarzınız olmalı. Üzülerek söylemek zorundayım ki CreatorCrate bu kategorilerin hiçbirisine giremiyor. Daha doğrusu tam girmek üzereyken ucundan dönüyor.

Mesela bir oyunun en önemli bileşenlerinden birisini, kontrolleri ele alalım. CreatorCrate hızlı ve kaotik bir oyun olmaya çalışıyor; kontrolleri de buna uygun yapmak istemiş geliştirici. Oldukça hızlı hareket eden karakterimizin momentumu yok. Yön tuşuna bastığımız anda tepki veriyor. Aynı şey zıplama için de geçerli. Tuşa basılı tuttukça karakter yükseliyor, bıraktığımız anda sanki kafası tavana çarpmışçasına bir anda düşmeye başlıyor. Kâğıt üzerinde kontrolü artırmak için iyi bir şeymiş gibi görünse de oynarken hiç doğal gelmiyor. İşin içine bir de hiperaktif kamera girince midenizin bulanması işten bile değil. Geliştirici de bunun farkında olmalı ki kamera hareketini azaltma ayarı koymuş. Ne yazık ki bu ayar gözle görülür bir fark yaratmıyor.

Geri dönüşüm önemli (olabilirdi)

Haydi kontrollerini bir kenara bırakalım ve asıl mekaniğine bakalım. CreatorCrate dediğimiz şey Wall-E çakması bir geri dönüşüm robotu. Çevredeki çöpleri öğütüp istediği aletleri üretebiliyor. İstediği derken aklınıza gelebilecek her türlü eşya değil tabii, sadece öğüttüğü eşyalardan bahsediyorum. Bir anda sadece üç adet öğütülmüş eşya taşıyabiliyor ve sadece onları üretebiliyor. Üretebildiği eşya sayısı da öğüttüğü toplam madde miktarı ile sınırlı. Aynı zamanda depoladığı maddeleri kullanarak kendisini tamir edebiliyor Wal… Ay pardon, CreatorCrate.

İlk bakışta mühimmatın, sağlığın ve ufak navigasyon bulmacalarını çözmemiz için gerekli kaynakların bu şekilde birleşmiş olması ilginç geliyor. Ama herhangi bir silahınız veya eşyanız olmasa dahi engelleri kolaylıkla aşabiliyorsunuz. Alternatif yoldan gitmek en fazla 5 saniyenize mal oluyor. Çok hızlı hareket ettiğiniz için bir anda düşmanın yanına gidebiliyor ve öğütebiliyoruz. Bu nedenle çoğu zaman silahlara da gerek kalmıyor. Kaynakları genelde can doldurmak için harcıyorsunuz ama bir noktadan sonra oyun çok zorlaşıyor ve bir anda ölüvermeye başlıyorsunuz.

Öldüğünüzde oyun sizi bir önceki kayıt noktasına gönderiyor ve o kayıt noktasından sonraki bölümler rastgele bir şekilde baştan üretiliyor. Tabii rastgele üretilen bölümler hızlı bir şekilde birbirine benzemeye başlıyor ve çok sıkıcı bir hale geliyor. Neyse ki bir yerde takıldığınız zaman oyunun kolay modu açılıyor. Şahsen yarısına geldikten sonra dayanamayıp ölümsüzlüğü açtım ve oyunu öyle bitirdim.

Sevmediğine emin misin? Bir daha baksan?

Peki zor ve sıkıcı bölümleri oynamaktan daha kötü ne olabilir biliyor musunuz? Aynı zor ve sıkıcı bölümleri daha zor ve yerçekimsiz bir şekilde ikinci defa oynamak. Evet, oyunun ikinci yarısı böyle ne yazık ki. Yüzeylere yapışıp duvar tavan demeden her yerde yürüyebiliyorsunuz tabii ama tuzakların etrafından dolaşmak veya düşmanlardan kaçmak için zıplamak gerekebiliyor. O zaman da dört seçeneğiniz var: Gözümüzü kapatıp dua etmek, uçmayı kolaylaştıran fanı kullanmak ve yavaş yavaş süzülmek, tabancadan ateş edip kendinize yön vermeye çalışmak veya elinizdeki eşyayı fırlatıp momentum korunum yasasından faydalanmak.

Son opsiyon üzerinde biraz daha durmak istiyorum çünkü oyundaki en anlam veremediğim mekaniklerden birisi. Elimizdeki eşyayı düşmanın kafasına atıp silah olarak kullanabilirsiniz. Veya az önce bahsettiğim gibi yerçekimsiz ortamda süzülürken momentum kazanmak için kullanmanız mümkün. Ancak bu o kadar da kolay bir iş değil çünkü kolunuzu fiziksel olarak sallayıp elinizdekini doğru anda bırakmanız lazım. Daha önce fare ile bir karakterin kolunu yönlendirmeye çalışmışsanız çektiğim acıları tahmin edebilirsiniz. Üstelik kolumuz her zaman fare yönünde baktığı için elimizde bir şey varsa farenin pozisyona dikkat etmek zorundayız. Aksi taktirde elimizdeki eşya duvarlara veya ayağımızın altına takılabilir. Hani elimizdekini hedef aldığımız yöne doğru otomatik olarak fırlatsa gayet kullanışlı bir mekanik olacak aslında bu. Geliştirici neden böyle bir tercihte bulunmuş anlamak mümkün değil gerçekten.

Oyundaki bu tam olmamışlık durumu görsellerde de var. Her obje tek başına çok kötü durmuyor aslında. Ama her birisi farklı bir oyundan çıkmış gibi görünüyor.

Eğer bu yazdıklarımdan hâlâ ikna olmadıysanız demosunu indirip kendiniz deneyebilirsiniz. Evet, sanırım oyunun iki pozitif noktasından birisi bir demosunun olması. İkinci noktası da bol bol New Game+ modunun olması. Eğer bir sebepten ötürü CreatorCrate’i severseniz bu modlar sayesinde tekrar tekrar oynamanız için bir sürü sebebiniz olacaktır.

What is your reaction?

0
Excited
0
Happy
0
In Love
0
Not Sure
0
Silly

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir